Anasayfa»Şarkı Sözleri»Haligh, Haligh, a Lie, Haligh Şarkı Sözleri

Haligh, Haligh, a Lie, Haligh Şarkı Sözleri

Telefon gevşek bir tutuştan kayıyor
The phone slips from a loose grip

O zaman kelimeler kaçırıldı, biraz özür
Words were missed then, some apology

“Bunu sana söylemek istemedim
“I didn’t want to tell you this

Hayır, sadece takıldığı bir adam.
No, it’s just some guy she’s been hangin’ out with

Bilmiyorum, son birkaç haftadır, sanırım”
I don’t know, the past couple weeks, I guess”

Peki, teşekkür ederim ve telefonu kapat
Well, thank you and hang up the phone

Cenaze başlasın, tabutun kapanışını duy
Let the funeral start, hear the casket close

Paltolarımıza bölünmüş siyah kurdeleler takalım
Let’s pin split-black ribbons to our overcoats

Eh, kahkahalar kapıların altından dökülüyor
Well, laughter pours from under doors

Bu evde artık o sesi anlamıyorum
In this house, I don’t understand that sound no more

Bir televizyon seti gibi yapay görünüyor
It seems artificial, like a TV set
Peki, haligh, haligh, bir yalan, haligh
Well, haligh, haligh, a lie, haligh

Bu ağırlık, tatmin olmalı
This weight, it must be satisfied

Sadece bir cevap sunuyorsun
You offer only one reply

ne yaptığını bilmiyorsun
You know not what you do

Ama saçlarını köklerinden koparıp koparıyorsun
But you tear and tear your hair from roots

Aynı kafadan iki kez çıkardın
From that same head you have twice removed

Kanıtlayacağını söylediğin bir tutam saç
A lock of hair you said would prove

Aşkımız asla ölmeyecekti
Our love would never die

ha ha ha ha
Well, ha ha ha
Ve her şeyi hatırlıyorum
And I remember everything

South Street’i dondururken konuştuğumuz kelimeler
The words we spoke on freezing South Street

Ve tüm o sabahlar seni okula hazırlanırken izliyor
And all those mornings watching you get ready for school

Aynanın içinde saçını taradın
You combed your hair inside the mirror

Maviye boyadığın ve mücevher gözyaşlarıyla yapıştırdığın
The one you painted blue and glued with jewelry tears

Bu parlak renkler hakkında bir şey
Something ’bout those bright colors

Seni her zaman daha iyi hissettirirdi
Would always make you feel better

Ama şimdi harap dillerle konuşuyoruz
But now we speak with ruined tongues

Söylediğimiz sözler kimse için değil
The words we say aren’t meant for anyone

Sadece geçen bir tanıdık için mırıldanan bir cümle
Just a mumbled sentence to a passing acquaintance

Ama bir zamanlar sen vardın
But there was once you
acımdan nefret ettiğini söyledin
You said you hate my suffering

anladın benimle ilgilenirdin
You understood, you’d take care of me

her zaman orada olurdun
You’d always be there

Şu anda neredesin?
Where are you now?
Haligh, haligh, bir yalan, haligh
Haligh, haligh, a lie, haligh

Planlar hiçbir zaman kesinleşmedi
The plans were never finalized

Ama ip ve sicim gibi asılı kaldı
But left to hang like yarn and twine

Gözlerimin önünde sallanan
Dangling before my eyes

Saçlarını köklerinden koparıp koparırken
As you tear and tear your hair from roots

Aynı kafadan iki kez çıkardın
From that same head you have twice removed

Kanıtlayacağını söylediğin bir tutam saç
A lock of hair you said would prove

Aşkımız asla ölmeyecekti
Our love would never die
Ve ben şarkı söylerim ve korkunç şeyler söylerim
And I sing and sing of awful things

Hüzünlerimin getirdiği zevk
The pleasure that my sadness brings

Parmaklarım tellere bastırırken
As my fingers press against the strings

Başka bir beceriksiz akor
Another clumsy chord

Haligh, haligh, korkunç bir yalan
Haligh, haligh, an awful lie

Bu kilo artık tatmin olacak
This weight will now be satisfied

sana tek cevap vereceğim
I’m gonna give you only one reply

kim olduğumu bilmiyorum
I know not who I am
Ama aynada konuşuyorum
But I talk in the mirror

Görünen yabancıya
To the stranger that appears

Konuşmalarımız çevreler
Our conversations are circles

Her zaman tek taraflı, hiçbir şey net değil
Always one sided, nothing is clear

Geri gelmeye devam etmemiz dışında
Except we keep coming back

Eksik olduğum bu anlama
To this meaning that I lack

Seçimlerin verildiğini söylüyor
He says the choices were given

Şimdi onları yaşamalısın, ya da sadece yaşama
Now you must live them, or just not live
Ama bunu istiyor musun?
But do you want that?