Hüseynik’ten çıktım şeher yoluna
Kol ağrısı tesir etti canıma
Yaradanım merhamet et kuluna
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana cevri ne
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana cevri ne
Lütfü gelsin telgrafın başına
Bir tel çeksin Musul’da gardaşıma
Bu gençlikte neler geldi başıma
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana cevri ne
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana cevri ne
Telgrafın direkleri sayılmaz
Atik hanım baygın düştü ayılmaz
Böyle canlar teneşire koyulmaz
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana cevri ne
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana cevri ne
Hüseynik (Telgrafçı Akif) – Paul Dwyer
Telgrafçı Akif Hikayesi – Hüseyinlik Hikayesi
Rivayetlerden birine göre hikayesi şöyledir: 1892’de harput posta müdürü olan yakışıklı, mert ve herkes tarafından sevilen sayılan akif, hüseynik’te oturur, sabahları saray yolu ile harput’a çıkardı. Akif bir rivayete göre uçarı, gece gündüz eğlence alemlerinde gezer tozar cinsten. Bir sürü de sevdalısı var. Kızkardeşi ati hanım bir kardeşi de musul’da olduğundan abisine aşırı düşkün. Telgrafçı lütfü’de akif’in müdürlüğü döneminde ptt’de göreve başlamış, akif’in çok sevdiği bir şahsiyettir. Akif hiç beklenmedik bir zamanda hüseynik’ten şehre (harput) çıkarken yolda kalp krizi geçirir ve ölür. Ölüm olayı duyulunca bütün bir şehir halkı hele, sevdalıları arkasından günlerce gözyaşı dökerler. İşte tam bu sırada saçlızade hacı vehbi efendi yukarıdaki bu güzel ve hazin şarkıyı güftesiyle ve bestesiyle meydana getirmiştir.